Anayasa Mahkemesinden ”mülkiyet hakkının ihlali” kararı

Resmi Gazete’de yer alan karara göre başvurucu, ev almak isteyen damadına kefil oldu, bu kapsamda başvurucunun evine banka tarafından ipotek konuldu.

Kredi taksitinin 2011’de bitirilmesine rağmen damadının başka bir borcu yüzünden evi üzerindeki ipotek kaldırılmayan başvurucu, bankaya başvurduğunda olumsuz cevap aldı, bunun üzerine dava açtı.

Yerel mahkemece, ipoteğin kaldırılmasına karar verilirken, dosyanın istinaf kanun yoluna taşınması üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, mahkeme kararını kaldırdı ve davayı reddetti. Dairenin kararında, kredi sözleşmesi gerekçe gösterilerek, borçlunun bütün borçları bitmeden ipoteğin kaldırılamayacağı ifade edildi. Temyiz üzerine davaya bakan Yargıtay da kararı onadı.

Bunun üzerine başvurucu, Anayasa Mahkemesine, üçüncü kişilere bulunan borç nedeniyle taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürerek, bireysel başvuru yaptı.

Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 35. maddesine güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

– KARARIN GEREKÇESİ

Anayasa Mahkemesinin kararında, kullanılan krediye ilişkin ipotek senedinin ilk sayfasında ipoteğin kullanılan krediye ilişkin olduğu, ikinci sayfasında ise diğer borçları da içerdiğinin belirtildiği, bu haliyle ipotek senedinde çelişkilerin yer aldığı anlatıldı.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin kararında, ipotek senedinin ikinci sayfasını dikkate aldığı, Yargıtayın ilgili dairesinin ise buna yönelik bir değerlendirme yapmadığına işaret edilen kararda, “İpotek senedinin ikinci sayfasındaki hükümden, ipoteğin üçüncü kişilere olan borçlarını da kapsadığı anlamının çıkarılması güçtür.” ifadeleri yer aldı.

Olaya ilişkin yargı makamları tarafından verilen kararla başvurucunun “makul olarak öngöremeyeceği ağır bir külfetle karşılaştığı” belirtilen kararda, krediyi kullanan damadın üçüncü kişilere olan başka borçları nedeniyle başvurucunun taşınmazını kaybetme durumuyla karşılaşabileceği aktarıldı.

Bu durumun, mülkiyet hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin ihlali anlamını taşıdığı vurgulanan kararda, “İpoteğin kapsamı konusunda tarafların iradeleri arasında uyumun bulunup bulunmadığının kesinliğe kavuşturulmasının, ipotek kapsamında kalan borcun başvurucu tarafından makul olarak öngörülemeyecek derecede genişletilmesinin ve bu suretle başvurucunun ölçüsüz bir külfete maruz bırakılmasının ipotek alacaklısı ile ipotek borçlusunun menfaatleri arasında ciddi bir dengesizliğe yol açtığı sonucuna ulaşılmıştır.” denildi.

Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine oy birliği ile karar veren Yüksek Mahkeme, yeniden yargılama yapılması için kararın yerel mahkemeye gönderilmesine hükmetti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir