Semra Daşcı, yüzyıllar boyunca farklı nedenlerle yolu İzmir’e düşen sayısız ziyaretçinin kentle ilgili izlenimlerini ortaya koyan anlatımları, çizim, gravür ve tabloları “İzmir’de Oryantalist Ressamlar” kitabında ele aldı.
İzmir… Smyrna… Küçük Asya’nın incisi… Levant’ın yıldızı…
“İzmir’de Oryantalist Ressamlar” kitabı yabancıların gözüyle İzmir’i anlatmakta; kalemiyle, fırçasıyla ona dokunanların hikâyesi… Modern Türkiye’nin en büyük kentlerinden biri olan İzmir, 17. yüzyıldan itibaren gelişme gösteren ticari etkinliği ile Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli bir kenti, Doğu Akdeniz’in önemli bir limanıydı.
Barındırdığı farklı etnik kimliklerle zengin bir kültür mozaiği görünümdeki İzmir, gezginler için pitoresk bir uğrak yeri, masalsı bir Doğu kentiydi. Geliş nedenleri ne olursa olsun, sayısız gezgin, ressam ya da araştırmacı, kimi zaman abartılı ya da taraflı ama çoğu zaman gerçekçi ve belgeleyici yazılı ve görsel kayıtlar bırakmışlardı arkalarında. Bazıları farklı kültürleri tanıma arzusu ile gelmişti bu topraklara, bazıları da monotonluğa bürünmüş bir yaşamdan kaçarak yeni konu arayışı ile ya da belki bir görev nedeniyle…
Gezginlerin anılarında uzun uzun anlattıkları, bir Doğu kenti beklerken bir masal kentiyle karşılaştıkları, ünü dillerde dolaşan bir kent…
Sadece günlüklerde, mektuplarda değil, sanatçıların tablolarında da yer bulmuş kendine bu büyülü liman…
Semra Daşcı, yüzyıllar boyunca farklı nedenlerle yolu İzmir’e düşen sayısız ziyaretçinin kentle ilgili izlenimlerini ortaya koyan anlatımları, çizim, gravür ve tabloları ele alıyor…
Yaşlı olduğu kadar hayat dolu İzmir’in rengârenk geçmişine, tadına doyulmaz zenginlikte bir görsel arşiv ve belgelerle yapılan bir zaman yolculuğudur bu kitap…
Anadolu Gazetesinde yayımlanmış bir dizi yazıdan derlenen “Yunan Basınında İzmir’in İşgali ve Bozgun” kitabının neredeyse tamamı aslında Yunanca kaleme alınmış.
“Yunan basınında İzmir’in İşgali ve Bozgun” başlığı ise kitabın ilk 20 makalesinin, olasılıkla kralcı ve Yunanistan’ın Anadolu seferine baştan beri muhalif olan Tümgeneral Ioannis Metaksas’ın 1935’te basılmış kitabından seçilerek alınmış olmasındandır.
Kitabın 10 makaleyi içeren ikinci kısmını yazanın kimliği tespit edilemese de Venezilosçu olduğu tahmin edilmektedir. Kitabın son bölümü, çeviren F. Şemseddin Benlioğlu’nun Yunan taraftarı olduğunu belirttiği ve olasılıkla Fransız asıllı bir Levanten Richard Gondard’a ait ismi tespit edilemeyen 140 sayfalık kitabının bir özeti… Bir bütün olarak bakıldığında kitap, Anadolu’daki Yunan savaş makinesinin Türk Ordusu ile olduğu kadar kendi bünyesindeki bölünmüşlük ile de mücadele ettiğini adeta kendi kuyruğunu yiyen yılana benzediğini ortaya koymaktadır. “Yayıma Hazırlayan” sıfatıyla Sayın Engin Berber’in betimleyici sunuşu söz konusu bölünmüşlüğün yakın geçmişe kadar Yunan siyasetine ipotek koyduğunun bir kanıtıdır.
Odatv.com