Avrupa’da koronavirüs aşılama oranları, sürü bağışıklığı hedefi olan yüzde 70’e yaklaşıyor. Bu ülkeler yavaş yavaş koronavirüs kısıtlamalarından uzaklaşıyor ve normal hayata dönüyor. Dünya çapında tam olarak aşılanmış nüfusun oranı yüzde 41’ken, ülkemizde ise bu oran son verilere göre yüzde 58.8 olarak görülüyor ve bu da 49.6 milyon kişiye denk geliyor. Aşılama seviyesi hala düşük, karantina günlerinden yeni geçtik, birçok kısıtlama yaşadık ve yaşamayad evam ediyoruz ve sürekli olarak yeni ölüm kayıtlarına tanık oluyoruz. İnsanların aşı olmayı reddetme nedenlerinden biri aşı fobisidir. Aşı fobisinin ne olduğuna, sebeplerinin neler olduğuna ve kendimize yardımcı olmak için ne yapmamız gerektiğine birlikte göz atalım. Aşı fobisi gerçek dışı bir aşı korkusudur ve bunu şırınga ve iğne korkusuyla karıştırmamak önemlidir. Aşı fobisi yaşayan bir kişi, hem belirli bir aşı hakkında (örneğin bir koronavirüs aşısı) hem de prensipte genel olarak aşılama düşüncesinde büyük endişe duyar. Aşı fobisi hafif olabilir, ancak bazen semptomlar oldukça şiddetlidir. Aşı Fobisi Belirtileri – Aşıları savunan veya önerenlere karşı güçlü öfke veya saldırganlık duyguları. – Aşılarla ilgili herhangi bir konuşmadan veya bahsetmekten kaçınma arzusu, aşılar hakkında hiçbir şey duymamak için doktora gitmeyi reddetme veya tersine, konunun sürekli incelenmesi, yeni mevcut materyallerin araştırılması. – Bazı durumlarda, kişi bir panik atak geçirebilir, nabzı hızlanır ve nefesi daha sık hale gelebilir, tansiyon artışı, titreme, mide bulantısı, kas gerginliği, aşırı terleme, belirsiz vücut ağrıları görülebilir. Bazı durumlarda, kafa karışıklığı ve hatta bayılma mümkündür. Semptomlar fobinin gücüne bağlıdır. Bunlardan herhangi birinin ortaya çıkması, aşı fobisi varlığına işaret eder. Aşı fobisi tedavi edilir mi? Diğer anksiyete bozuklukları gibi aşı fobisi de başarıyla tedavi edilebilir. Genellikle bilişsel davranışçı terapi ile korku ve kaygının nedeni bulunarak, tedavi gerçekleştirilir. Tipik olarak, aşı korkusunun kökenleri farkındalık eksikliği, söylentiler ve yanlış bilgidir. Ancak bazı durumlarda kalıtım da rol oynayabilir: Hastanın aile öyküsünde anksiyete bozukluğu vakaları varsa, çeşitli fobilere daha duyarlıdır. Özellikle şüpheci bir lişiliğe sahip biri yanlış mantıksal zincirler oluşturmaya, kanıtlanmamış bilim dışı teorilere inanmaya ve sözde büyülü düşünceye geçmeye başlar, Rastgele olaylar ile kendi düşünceleri arasında bir bağlantı bulur ve yavaş yavaş, arka planda aşı fobisi geliştirir. Sağlık uzmanları da bazı hastaları aşılar konusunda yanıltabilirler. Bazı durumlarda, doktorun aşıyla ilgili hikayesi başka bir psikojenik bozukluğu tetikler: İyatrojenizm. İyatrojenizm, bir sağlık çalışanı tarafından tetiklenen bir kişinin fiziksel veya duygusal durumunda bir bozulmadır. Aşıya bağlı nöbetler, psikolojik travma ve fobilere neden olabilir. Birisi belirli bir hastalığa karşı aşılanmanın yararlarından şüphe duyuyorsa, bu tam olarak bir aşı fobisi olarak kabul edilemez. Bu durumda, bir kişinin gelen bilgileri eleştirel olarak değerlendirmesi, yetkili kaynakları incelemesi ve yalnızca uzmanların görüşlerini dinlemesi yeterlidir. Paradoksal olarak, aşılamanın yararları kısmen buna karşı oynar. Birçok kişi, çiçek hastalığı ve çocuk felci gibi ciddi enfeksiyonların görülme sıklığının aşılar sayesinde azaldığını unuttu. Ancak aşı karşıtlarının düşünceleri uygulandığında, çeşitli virüslerle enfeksiyon eğrisi kaçınılmaz olarak tekrar yükselecektir. Şu anda aşılar hakkında aşı korkusunu tetikleyen ve ilaçlara güvensizliğe neden olan en kalıcı iki yanlış anlama var: Yanlış 1: Aşı sağlık için kötüdür En popüler yanılgılardan biri budur. Büyük bir grup tarafından savunulan bu yanlış düşüncenin, aşının uygulanmasından sonraki ilk günlerde hafif bir soğuk algınlığı semptomları ortaya çıktığı için desteklendiği tahmin ediliyor. Ateş, enjeksiyon bölgesinde ağrı, kaslarda güçsüzlük ve vücut ağrıları bir bağışıklık tepkisi oldukları için endişe kaynağı olmamalıdırlar. Vücut hastalıkla savaşmaya hazırlanır ve patojenle temas ettiğinde onu koruyacak özel maddeler üretir. Kural olarak, tüm belirtiler birkaç gün sonra kaybolur. Bu semptomlara aşı fobisi de neden olabilir. Hastanın kendisi belirtiler için kendini adeta programlar. Psikosomatik reaksiyonlar birçok farklı belirtiyi ortaya çıkarabilir. Bu nedenle aşılamadan önce bazen psikoterapi gerekir. Aşının istenmeyen etkileri olabilir, ancak bunların gelişme riski, bir kişinin aşılandığı ciddi bir hastalık seyri geliştirme riskinden önemli ölçüde daha düşüktür. Yanlış 2: Aşı etkisizdir, çünkü ondan sonra hala hastalanabilir veya enjeksiyon sırasında enfeksiyon kapabilirsiniz Burada herhangi bir aşının bir ilaç değil, bir önleme olduğunu hatırlamak önemlidir. Aşıdan sonra enfeksiyon riski kalır, ancak çok daha düşük olur ve hastalığın bulaşma riski ciddi şekilde azalır. Tüm ilaçlar birçok testten geçer ve ancak tam onay alındıktan sonra kullanılmasına izin verilir. Ve koronavirüs aşıları söz konusu olduğunda, bu onay yalnızca ülkelerin yerel makamlarından değil, aynı zamanda ilacın aktif olarak kullanıldığı diğer ülkelerdeki benzer kuruluşlardan da alınmış ve Dünya Sağlık Örgütü onayından geçmiştir. Aşı sonrası ölümler hakkındaki önyargı da aşı fobisine neden olabilir. İnsanlar şöyle düşünüyor: Yakın zamanda aşılanmış biri aniden öldü, bu aşının suçlanacağı anlamına geliyor. Ama aynı zamanda insanların aşıdan sonra onunla hiçbir ilgisi olmayan nedenlerle ölebildiği unutuluyor. Aşılamadan sonra izole ölüm vakaları var, ancak sayıları koronavirüsün şiddetli seyrinden ölümlerin sayısından yüzlerce kat daha az. Bilinmeyen herhangi bir şey bir kişinin şüphelenmesine, reddetmesine neden olur. Bu kaçınma davranışı olarak ifade edilir. Korku çözülmezse, kaygının ilişkili olduğu nesneyi görmezden gelmeye çalışırız. Bazı kişiler asansörden korkar ve sadece merdivenleri tercih eder, bazıları metrodan korktuğu için binemez ve bazı kişiler uçak fobisi nedeniyle sadece kara ulaşımını kullanır. Aşı korkusu durumunda kaçınma davranışı, enfeksiyon kapma riskini artırır, hastalığın ağır seyrine ve sonuçlarına yol açar. Ayrıca panik atak riski de artar. Uzun süreli korku ve stres sağlığı olumsuz etkiler ve bağışıklık sistemini zayıflatır. Aşı korkusunun üstesinden gelmek, hastalığın acı sonuçları korkusundan da kurtulmayı sağlar. Bbu korku, enjeksiyondan önceki anlık korkudan çok daha yüksektir. Örneğin, hastalığın şiddetli gelişimi, akrabalara ve arkadaşlara bulaştırma riski, enjeksiyondan sonra kısa süreli hoş olmayan semptomlardan çok daha tehlikelidir. Genellikle kişi koronavirüs nedeniyle hastaneye gittiğinde veya hasta sevdiklerini gördüğünde, korunma fikrini ve aşıların yararları hakkında düşüncelerini hızla değiştirir. Dünyadaki mevcut durum, birçok kişinin psikolojik durumunu olumsuz etkiliyor ve artık fobiler günümüzün gerçek bir belası haline geldi. Takıntılı durumlar ve mantıksız korkular birçok kişinin hayatını büyük ölçüde karmaşıklaştırır, sosyal uyumu bozar ve genel sağlığı kötüleştirir. Bu kişiler hem kendiniz hem de çevreniz için tedavi edilebilirler ve tedavi edilmelidirler.