TBMM Dışişleri Kurulu ve NATO Parlamenter Asamblesi Üyesi, CHP’li Utku Çakırözer, Güney Kıbrıs Rum Kısmı başkanı Nikos Anastasiadis’in Türkiye’nin onayıyla İspanya Başbakanı tarafından verilecek NATO üyeleriyle, AB ülkelerini bir ortaya getirecek gayri resmi nitelikli akşam yemeğinde masada yer alacak olmasını eleştirdi. Çakırözer, “Bir taraftan vatandaşlarımıza ‘İşveç’i engelliyoruz, Finlandiya’yı engelliyoruz’ deyip öbür tarafta Rum kısmına ‘buyur NATO yemeğine gel’ diyorsunuz. Bu büyük bir ödündür, bunun gerisini isterler. Bugün gayri resmi bir toplantıya oturan yarın resmi sandalyede yer ister. Bu kabul edilemez” dedi.
CHP’li Çakırözer TBMM’de bugün yaptığı basın toplantısında Güney Kıbrıs Rum Bölümü başkanı Anastasiadis’in NATO üyeleriyle AB ülkelerini bir ortaya getirecek gayri resmi nitelikli akşam yemeğine katılacak olmasına reaksiyon gösterdi. Çakırözer, şunları söyledi:
“Türkiye’nin yeni üyelik kazanmak isteyen İsveç ve Finlandiya’dan haklı talepleri var”
“NATO tepesi Madrid’de başlıyor. Bu dorukta Türkiye’nin yeni üyelik kazanmak isteyen İsveç ve Finlandiya’dan haklı talepleri var. Terörle çaba konusunda atmaları gereken adımlar var. Madem bir güvenlik iş birliği ittifakına üye olmak istiyorlar o vakit oradaki Türkiye başta olmak üzere tüm üyelerin telaşlarını giderecek adımları atmaları gerekir. Bu tepeden umarım bu istikamette adımlar çıksın. Türkiye’nin gerek PKK, FETÖ, DHKP-C ve başka terör örgütlerinin o ülkelerde özgür bir halde faaliyet gösteren üyelerine yönelik iade talepleri gerekse tekrar ülkemize yönelik haksız silah sistemleri konusunda uygulanan ambargoların kaldırılması ve yeniden PKK ve onun devamı olan YPG’ye yönelik takviyenin kesilmesi noktasındaki taleplerimiz bu dorukta karşılansın.
“Rum başkanın Madrid’deki NATO tepesine katılacağı açıklandı”
NATO tepesinde enteresan bir olay daha yaşanacak. Rum önderin Madrid’deki NATO doruğuna katılacağı açıklandı. Dün Türk basınında misal bir haber vardı. Orada şunu söylüyordu: ‘Türkiye’nin tanımadığı Güney Kıbrıs Rum İdaresi de 29 Haziran gecesi İspanya Başbakanı tarafından verilecek NATO üyeleriyle, AB ülkelerini bir ortaya getirecek gayri resmi nitelikli Transatlantik akşam yemeğinde masada yer alacak. İspanya’dan gelen ricayı geri çevirmeyen Türkiye, yemeğin resmi nitelikli olmaması kuralıyla Rumların iştirakine yeşil ışık yaktı.’ Türkiye, NATO’nun asli üyesi, NATO’da Türkiye ‘evet’ demeden yaprak kıpırdayamaz. Nasıl ki İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği için Türkiye’nin onay vermesi ve parlamentomuzda onaylanması gerekiyorsa NATO’da bütün iş ve işleyişte Türkiye’nin onayı gereklidir. Burada İspanya’nın ricasıyla Rumların yemeğe katılması diye bir konu var.
“Rumlar resmi olarak hiçbir NATO toplantısına, yemeğine katılamazlar”
Türkiye’nin bugüne kadar Rumlar konusundaki hali aşikâr. Rumlar resmi olarak hiçbir NATO toplantısına, yemeğine katılamazlar. Gayri resmi yapılacak olanlarda Türkiye’nin her seferinde olmak üzere isteği istenir. Rum kısmı başkanının NATO’ya gelmesine, akşam yemeğine katılmasına saray idaresi, Erdoğan idaresi, Dışişleri Bakanlığı nasıl ‘evet’ demiştir? İspanya’nın ‘ricası’ deniliyor. Bizim de 1974’ten beri ricamız var. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ricası, memleketler arası platformlarda yasal olarak kabul edilmesi ricası. İspanya’nın Rumların elçisi olarak ‘ricasını’ kabul eden Dışişleri Bakanlığı’na, saray idaresine soruyorum. Sizde birebir ricada bulunacak mısınız? Bir Avrupa Birliği başkanlar doruğuna KKTC Cumhurbaşkanı’nın katılması ricasında bulunacak mısınız? Geçmişte neden bulunmadınız? Artık Rum önderini NATO yemeğine oturtma ricasına ‘evet’ demiş üzere gözüküyorsunuz.
“Liderler düzeyinde bu türlü bir toplantı hiç olmadı”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs’ta, Rum tarafının dayatmacı halinin adada eşit, hâkim, bağımsız iki devletli yol dışında bir tahlil yolu bırakmadığını tabir ediyor. Papazlara ağır silah eğitimi vermekten, terör örgütlerine ofis açmaya kadar Rumların yaptığı her tasarruftan bahsediyor. Yeniden Yunanistan’ı silahsız olması gereken adaları silahlandırdığı için eleştiriyor. O vakit sormak lazım: bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bir taraftan Yunan, Rum ikilisine her şeyi söyleyeceksiniz, bir taraftan ‘buyur yemeğe gel’ diye Anastasiadis’i yemeğe davet edeceksiniz ya da edenlerin ricasını kırmayacaksınız. Bu kabul edilemez. Geçmişte daha alt düzeylerde bu cins toplantılar olmuş olabilir lakin başkanlar düzeyinde bu türlü bir toplantı hiç olmadı.
“Birleşip Arap Emirlikleri’yle swap kucaklaşması böyle”
AB tepesinden Türkiye’yi eleştiren yeni karar çıktı. Ne genişleme var ne Türkiye’nin adaylık süreci var. Tam bilakis Yunanistan’ın tezleri motamot oraya konulmuş. Miçotakis, ‘AB tepe metnine isteklerimizi koydurduk’ diye açıklama yapıyor. Siz bunun üstüne nasıl Rum kesiti önderini yemeğe kabul edersiniz? Buna ‘hayır’ deme imkânınız varken nasıl siz önderler düzeyinde Anastasiadis ile birlikte tıpkı masaya oturursunuz? Selman’ın ziyareti bu türlü, Kaşıkçı davasının kapatılması bu türlü, ‘darbenin arkasında’ dediğiniz Birleşip Arap Emirlikleri’yle swap kucaklaşması bu türlü.
Daha geçen hafta Norveç ile mutabakat imzalandı. Sanırsınız ki iki ülkenin çıkarına da bir mutabakat olmuş. Norveç vatandaşları Türkiye’ye vize yok, pasaport yok kimlikle girecekler. Zira turizm dönemi açıldı gelsinler. Norveç’e gitmek isteyen on binlerce Türk var. Bu mutabakatta onlara bir kolaylık var mı? Ne gezer, Norveç hala vize istiyor. 62 ülkeden vize istemeyen
“Karşılıklı olmayan muahedeyi yapmışsınız bari poz vermeyin”
Norveç, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından istiyor. Diplomasi de karşılıklılık diye bir prensip vardır. Bu ilkeyi sayın Çavuşoğlu unutmuşa benziyor. Hatırlatmak isteriz. Ülkeler birbirine bir jest yaparken bunun bir karşılıklılığı vardır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Norveç Elçiliği’nin kapısında aylarca beklesin. Pasaport en az 6 aylık olacak, biyometrik fotoğraf, uçak biletiniz, otel rezervasyonunuz, çalışma kaydınız, orada ne iş yapacağınızın programı, bunların hepsini veriyorsunuz ve tekrar aylarca bekliyorsunuz çoğunlukla da ret alıyorsunuz. Karşılıklı olmayan muahedeyi yapmışsınız bari poz vermeyin.
“Millet İttifakı iktidara geldiğinde Türkiye tekrar onurlu, prestijli dış siyasetine geri dönecektir”
Aynı halde Rum kısmı önderinin Madrid’deki yemeğe davet edilmesine Ankara’nın onay vermesi çok büyük aymazlıktır. Berlin Plus unsurlarına nazaran esasen resmi olarak hiçbir formda katılamazlar. Bir taraftan Yunanistan sıkıştırıyor, bir taraftan Rum bölümü. AB tepe metnine Türkiye aleyhinde her türlü ‘yaptırım uygulanacak’ üzere unsurları koydurmalarının üstüne ‘yarabbi şükür’ der üzere ‘buyurun yemeğe’ diyorsunuz. Bu kabul edilemez. Dış siyasette artık bu itibarsızlaşmaya son vermek gerekiyor. Millet İttifakı iktidara geldiğinde Türkiye yine onurlu, prestijli dış siyasetine geri dönecektir. ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ temel unsurumuzdur ancak bize düşmanlık yapanlara karşı bir gün o denli, bir gün bu türlü olmaz. Bu nedir nasıl izah edeceksiniz bunu? Kim dayatma yapıyor size? Hangi dayatma karşısında bunu yapıyorsunuz?
“Bugün gayri resmi bir toplantıya oturan yarın resmi sandalyede yer ister”
Bir taraftan vatandaşlarımıza ‘İşveç’i engelliyoruz, Finlandiya’yı engelliyoruz’ diyeceksiniz öbür tarafta Rum kısmına ‘buyur NATO yemeğine gel’ diyorsunuz. Ak Partili, MHP’li yurttaşlara da sesleniyorum. ‘Milliyetçiyiz’, ‘milli politika’ izliyoruz diyen Dışişleri Bakanlığı, saray idaresinin izlediği siyaset bu. Dış siyasette ulusal çıkarlar konuşur, ricalar konuşmaz. Bu büyük bir ödündür, bunun gerisini isterler. Bugün gayri resmi bir toplantıya oturan yarın resmi sandalyede yer ister. Bu kabul edilemez. Bu bahiste Dış İşleri Bakanlığı’nı, Cumhurbaşkanlığını uyarmak isterim. Tıpkı ricayı Avrupalı dostlarımızdan istemek bizim hakkımız. AB başkanlar tepesine KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı oturtun bizde ‘helal olsun size’ diyelim. Türk dış siyaseti bu türlü bir prensipsizlik, bu türlü bir itibarsızlaştırmayı hiçbir periyotta yaşamadı. Rumların bizim onayımızla bu yemeğe katılıyor olması kabul edilemez, Berlin Plus Unsurlarından Türkiye geri dönemez. Adalar silahlanıyor, Amerika’da Türkiye’ye f16 satılmaması için propaganda yapıyorlar, Rumlar Kıbrıs Türkünü dışlayarak Akdeniz’de petrol, doğalgaz mutabakatlarını yapıyor.” (ANKA)