Sarıyer’de Kilyos Kalesi’nin hemen karşısında bulunan ve 1800’lü yıllardan kaldığı tahmin edilen mezarlık ilgisizlik ve ihmal nedeniyle harabeye döndü.
Kilyos Kalesi’nde görevli askerler ve ailelerine ait mezarların bulunduğu mezarlık define avcılarının da hedefi oldu.
Kazı yapan definecilerin, yerlerinden sökerek rastgele yerlere attığı mezar taşları otların ve dökülen hafriyatların arasında kayboldu. Definecilerin talanına ve dökülen hafriyatlarla mezarların kaybolmasına tepki gösteren çevre sakinleri mezar taşlarının birçoğunun da çalındığını öne sürdü.
Çevre sakinlerinden Sabahattin Mataracı, “Beş altı sene evvel buralarda mezarlar vardı, mezar taşları vardı. Sonra bir ara mezar taşları baktım ki, kaybolmuş. Üstten baktım, benim evim burası. Baktım ki, oraya kuyu kazmışlar.
Sonra gittim sordum. ‘Ya ne yapmışlar buraya, niye burası böyle kuyu kazılmış’ diye? Dediler ki, ‘orada altın aradılar’. Kışın gelmişler buradan altın aramışlar, hazine var diye. Buraları delmişler. Mezar taşları kaybolmuş, bilemiyorum ne ettiler o taşları” şeklinde konuştu.
Neredeyse insan boyunu aşan otlarla ve dikenlerle kaplanmış olan mezarlık içinde bulunan mezar taşlarının bir an önce koruma altına alınması gerektiğini söyleyen araştırmacı yazar Nidayi Sevim, “Burası anlaşıldığı kadarıyla Osmanlı döneminden en az elli, yüz tane tarihi mezar taşının olduğu bir yer. Her ne kadar şu an buranın mezarlık olduğuna dair bir belgemiz olmasa da biraz kaynak araştırması yapıldığı zaman buranın önemli bir kabristan olduğu belli olur.
Zaten az ötede kale var, Kilyos Kalesi. Mezar taşlarını incelediğimizde, birkaç tane yeniçeri mezar taşı tespit ettik. Muhtemel o kalede görevli askerlerin mezar taşları ve tabii ki buradaki görevlilerin, halkın mezarları.
Tabii teferruatlı bir şekilde, derin bir araştırma yapılması gerekiyor. Bizim burada kısaca yaptığımız incelemede buranın daha önce en az 50, 100 tane mezar taşının bulunduğu bir kabristan olduğu apaçık ortada. Bir gerçek daha var ki, maalesef pek çok yerde karşılaştığımız gibi definecilerin burayı da köstebek yuvasına çevirmiş olması” ifadelerini kullandı.
Nidayi Sevim sözlerini şöyle sürdürdü:
“Osmanlı döneminde mezar taşları, o mezarda yatan kişinin statüsüne uygun semboller içerir. Buradaki, dardağan başlıklı yeniçeri mezarı. Yeniçeri mezarlarının daha çok börklü olan tarzını insanlar bilir.
Bunlar mehteran bölüklerinde vardır, keçesi arkadan uzar. Ancak yeniçerilerin, dardağan, çatak, kalafat, silahşör diye tabir edilen başlık türleri de vardır. Şu anda başında bulunduğumuz, dardağan başlıklı bir yeniçeri mezar taşı” diye konuştu.