Kimse bana takım yetersizliğinden bahsetmesin.
Hele hele sakatlıklardan dem vurmasın.
Trabzonspor’un sorunu takım kalitesizliği değil.
Mevcut takımdan grup oyunu oynayabilecek bir 11 çıkartılamaması.
Oyunculardan en üst seviye randıman alırsınız.
Spnra da: “şu mevki eksik, bu mevki eksik” diye tahlil yaparsınız.
Ortada bir ekip yok.
Birbirlerinin randımanını arttıran değil azaltan oyun anlayışı izleyeni de yoruyor oynayanı da.
Evet, bu takım şampiyon olmaz!
Ancak bu kadar da berbat oynamaz.
“Birbirini tamamlayamayan istikrarsız gruplar otobanda patlak lastikli kamyon sürmeye benzeri.
Birbirini tamamlayan istikrarlı gruplar ise otobanda spor otomobil sürmeye misal.” (Sibernetik)
Mesele yetenekli oyuncuya sahip olmak değildir.
Birbirini tamamlamaktır.
Bunun ismi da ahenktir.
“Uyum kalitesi futbolcu kalitesinden daha değerlidir.”
(Özkan Sümer)
Teknik adam ekibine bu gözle bakabilme hünerine sahip olmalıdır.
Trabzonspor’da fizik kondisyondan evvel ruhsal kondisyon sorgulanmalıdır.
Takımın bir amacı yok.
Çırpınıyorlar fakat hakikat uğraş etmiyorlar.
Geridekiler ve ilerdekiler!
Oyun bütünlüğü bir türlü sağlanamıyor.
Bloklar ortasındaki aralık topu kazandığında paslaşamayacak, topu kaybettiğinde kazanamayacak uzaklıkta.
Okay ve Lundstram dönen topları kazanamıyor. Bardhi oyunu göremiyor. Koskoca kadroda oyun aklı olan tek bir orta alan oyuncusu yok. Nwakaeme’nin yokluğunda Orsiç oynar. Draguş’dan zorlama sol ön yaratmak beyhude. Kaç top kaybetti? Saymaktan yoruldum. Eren’in de hamlesi makûs. Bu türlü olunca rakibin ekmeğine yağ sürülüyor. Sol taraf çalışmayınca sağ tarafa tedbir almak kolay oluyor.
Banza, çok âlâ santrafor. Ancak adama top getireceksin.
Barisiç, Nwakaeme ve Visca ile oyun aklı olan üç oyuncudan biri. Usta bir sol ayak. Bu vakte kadar hiç talih bulamaması akla ziyan.
Orta alan üretken olmayınca Visca’nın randımanı de azalıyor.
Pedro yetenekli bir oyuncu. Lakin olgunlaşmasına vakit var.
Teknik yönetici değişikliklerinde ekibe bir hoca eli kıymet. Kaç hafta geçmiş milim ilerleme yok.
Rakip zayıf. Hakem düzgün. Bu koşullarda galip gelemiyorsun.
Korkarak futbol oynanmaz.
Kendinden emin bir biçimde hamle oynaman gerekiyor.
Dönen toplarda tereddütlü olmayacaksın. Önde baskı yaparken eş vakitli hareket edeceksin.
Oyuncuların yarısı baskıya katılıyor. Başka yarısı “aman ne olur ne olmaz” diye ihtiyatlı davranıyor. Birebir şey dönen toplarda da yaşanıyor. Orta yapılıyor. Dönen topu kazanacak oyuncu geride. Topu “mutlaka kazanacağım” demiyor. Rakip uzaklaştırdıktan sonra hareket ediyor. Tabi geç kalıyorlar ve kendilerini faul yaparken buluyorlar.
Anlattığım şeyler fizikî yetenekle ilgili değil. Mental yetenekle ilgili. Motivasyonla ilgili. İdmanla ilgili. Gerçek çalışmayla ilgili. Bu kadronun içinden yeterli onbir çıkar.
Bütün problem çok geç olmadan o onbiri bulabilmek ve oyun bütünlüğünü sağlayacak düzeye getirmek.
Zaman geçiyor.