Çalışmalarını New York Cold Spring Harbor Laboratuvarı’nda sürdüren Dr. Beyaz, yüksek karbonhidrat, yüksek yağ, yüksek şeker ve düşük posalı beslenme tarzı olan batı usulü beslenmenin metabolik hastalıklara yatkınlığı artırdığını söyledi.
Beyaz, bu besinlerin şişmanlamanın yanı sıra obeziteye katkı sağlayacağını belirterek, “Epidemiyolojik çalışmalar bazı beslenme türlerinin, metabolik durumların ya da obezitenin kanserle aralarında anlamlı bir ilişki olduğunu gösterdi. Bilinmeyen kısımlar hangi besin türü hangi diyet türü nasıl kansere sebep oluyor. Biz de bunu anlamaya çalışıyoruz” dedi. Dr. Beyaz, yeni çalışmasının sonuçlarını da şöyle detaylandırdı:
“Bundan önceki çalışmamızda yüksek yağlı ve yüksek karbonhidratlı beslenme modelinin bağırsak kök hücrelerinin fonksiyonlarını aşırı artırdığını, mutasyona uğradıklarını ve bunun da kanser oluşma riskini daha çok artırdığını ortaya koyduk. Bu çalışmamızda ise yağlı besinler aynı zamanda bu kanser başlatıcı hücrelerin bağışıklık sisteminden kaçmasına vesile oluyor.
Yağlı besinlerin içerisindeki yağ asitleri, mikrobiyotanın dengesini bozuyor, bağışıklık sistemi ile kök hücre arasındaki etkileşimi sekteye uğratıyor. Bağışıklık sisteminin hedef hücreleri tanımak için kullandığı bir mekanizma var yani hedef hücrenin bir kimlik kartı.
Yağlı beslendiğimiz zaman hedef hücreler yani kanser başlatıcı hücreler bu kimlik kartlarını bağışıklık sisteminden saklayabiliyor ve bağışıklık sistemi bunları göremediği zaman elemine edemiyor ve daha çok tümor oluşuyor. Bunları nasıl sakladıklarını bulduk.
Her gün yediğiniz yemek sizin kanser hücrelerinizin bağışıklık sistemi tarafından algılanmamasına sebep olabilir. Çalışmamız tümör başlatma süreci içindi. Tümörlerin nasıl elimine edileceğiyle ya da tümör metastazında bu sürecin nasıl rol oynadığıyla ilgili. Bu çalışma bir sonraki çalışmaların kapısını yeni kanser tedavi yöntemlerinin de kapısını açacak.”